1.000 TL ve Üzeri Siparişlerinizde Kargo Ücretsiz!

Blog
HAMİLELİKTE İLK 3 AY

Anne karnındaki bebeğin organlarının gelişimi, genellikle 12. hafta tamamlanmaktadır. Bu nedenle 12. haftaya kadar olan ilk 3 aylık süreç, gebeliğin en hassas dönemi olarak kabul edilir. Bu süreçte bebek, dışarıdan gelen etkenlere fazlasıyla açıktır. 2 – 8 haftalar ise bebeğin dış etkenlerden maksimum etkilenebileceği haftalardır.

Bulantıyla başa çıkmanın yolları

Hamileliğin ilk aylarında midenizin bulanması normaldir. Bulantıyla başa çıkmak için gıda alımınızı ani bir şekilde azaltmanız tavsiye edilmez, öğünlerinizin sayısını artırmanız, daha hafif yiyecekleri su eşliğinde tüketmeniz gereklidir. Kısa aralıklarla sıvı tüketimi, hamilelik sırasında asiditeyi ve bulantıyı önlemek için kullanılan bir yöntemdir. Kadınların çoğunluğunda bu iki durum genellikle sabahları meydana gelir. Bunlara karşı koymak için kızarmış ekmek yemek faydalı olacaktır, hatta yataktan kalkmadan önce yenilmesi daha da faydalı olacaktır.

Radyolojik İşlemlerden Kaçının

Özellikle 2 – 8. haftalar olmak üzere, mümkünse tüm gebelik boyunca X-Ray, röntgen, direkt grafi, tomografi ve sintigrafi gibi uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Ancak tek çekim grafi ve röntgen (akciğer grafisi gibi…) 0,5 Rad radyasyon içerir. Gebeliğin ilk 3 aylık döneminde, anne karnındaki bebeğe zarar verebilecek radyasyon oranı ise 5 – 10 Rad dolaylarındadır. Bu nedenle anne adayının hamile olduğunu bilmeden, kazara çektirdiği röntgenler için endişe duymasına gerek yoktur.

İlaç Kullanımına Dikkat Edin

Gebeliğin hiçbir döneminde (özellikle ilk 3 ay) kadın doğum uzmanına danışmadan ilaç içilmemelidir. Gebeliğin başından itibaren kullanılması güvenli olan çeşitli antibiyotikler, ağrı kesiciler veya bulantı önleyiciler mevcut ancak hangisini kullanmanız gerektiği konusunda mutlaka doktorunuza danışmalısınız. İlk 3 ay özellikle tetrasiklin ve ciprofloxcacin grubu antibiyotikler kullanılmamalı, antidepresanlar ve antiepileptik ilaçlardan olabildiğince kaçınılmalıdır.

Kimyasal Maddelere Maruz Kalmaktan Kaçının

Anne ve bebeğin sağlığı için hamilelik boyunca kimyasal içeren maddelerden olabildiğince uzak durmak gerekir. Temizlik yaparken kullanılan çamaşır suyu ve tuz ruhu gibi maddelere temas edilmemeli, epilasyon için deriye sürülen kremler kullanılmamalıdır. Gebelik süresince saç boyamaya ara verilmeli, özellikle gebeliğin ilk 3 ayı kaçınılmalıdır. Bu konuda net bir bilimsel araştırma olmasa da önlem açısından boyatmamak faydalı olacaktır.

Gebeliğin ilk 3 ayında (mümkünse hayatınız boyunca) raf ömrü uzatan ve katkı maddesi içeren hazır gıdalar tüketilmemelidir. Bu gıdalar içinde nitrat barındırdığı için sağlık açısından olumsuz etkilere sahip olabilirler. İlk aylarda deniz ürünleri tüketirken de dikkatli olunmalı; midye, istiridye, kılıç balığı, kral uskumru gibi yüksek civa içeren balıklar tercih edilmemelidir. Çiğ et tüketimi olmamalı, sebze ve meyveler iyice yıkanmadan yenmemelidir.

Greyfurt ve greyfurt suyu tüketirken de doktorunuzdan onay almanızda fayda var. Greyfurt, bağırsağımızda bulunan sindirim enzimlerini bloke edebildiğinden, kullanılan vitamin, demir veya diğer ilaçların toksik düzeylere yükselmesine sebep olabilir.

Blog
BEBEKLERİN İLK BANYOSU

Hemen hemen her çiçeği burnunda annenin bebek banyosu ile ilgili endişeleri olur. "Evet, ben de minicik bebeğimi nasıl yıkayacağım bilmiyorum. Ya ağlarsa, ya üşürse" diye düşünüyorsan yeni doğan banyosu ile ilgili yazımızı okumalısın. Şu an paniklemene sebep olan bebek banyosu, kısa süre içerisinde bebeğini sakinleştirmek için dört gözle beklediğin fırsata dönüşecek, söyleyelim.

Yenidoğan ilk ne zaman yıkanır?

Bebeğin ilk banyosu önemli ve heyecan vericidir. Yeni doğan bebeği yıkarken elbette yetişkinleri ya da çocukları yıkarken olduğundan daha özenli davranmak gerekiyor. Çünkü cildi henüz, su, sabun, ıslak kumaş gibi yüzeylerle tanışmamış bir bebek olarak o, her bir dokuyu fazlasıyla hissederek endişeleniyor, korkuyor. Bu yabancı dünyanın her detayı, onun için biraz şaşırtıcı. Diğer yandan cildi, anne karnındayken sıcak ya da soğuk su, suyun içindeki maddeler ve daha pek çok şeyden öyle güzel korunuyordu ki, şimdi çok hassas. Bu hassasiyetin geçmesi için biraz zamana ihtiyacı var. İşte bu eksende düşünerek yani onun cildine temas edecek şeylerden korkacağını ve diğer yandan cildinin de çok hassas olduğunu bilerek bebek banyosuna yaklaşmak gerek. Islak, kaygan, kıvranan ve ağlayan bir bebeği her yıkamadan sonra banyo deneyiminin artmasıyla hem bebekteki korkular ve ağlamalar azalmaya hem de annenin endişeleri yatışmaya başlar.

Bebeğinizin küvet banyosu yapabilmesi için ise göbek bağının düşmesi gerekir. Göbek bağının düşmesi ise 1 hafta ile 15 gün içinde gerçekleşir. Bugünden sonra yeni doğan bebeğinin ilk banyosunu yaptırabilirsin.

Yenidoğan bebek banyosu ne zaman yapılır?

Banyo için günün her anı uygundur ama yatmadan önce yapılan banyo, bebeğin gevşemesini sağlar ve onu uykuya hazırlar. Bebeği beslemeden hemen önce veya hemen sonra yıkamamak gerekir; açken huzursuz olabilir, tokken kusabilir. Soğuk havalarda banyo sırasında bebeğin üşüyebileceğini düşünüyorsanız o gün yıkamayı atlayabilirsiniz. Bebeğin tamamen kirlenmediği sürece ona yıkaman şart değil. Bez değişimi sırasında ve beslenmelerden sonra yaptığın yerel temizliklerin yeterli olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak bebeğinin ilk 1-2 ayında

ter bezleri çalışmaz. Bu sebeple de bebeğinin sık yıkanması deri sağlığı açısından yararlı olur.

Diğer taraftan banyo konusunda çok hevesli davranman, cildin doğal nem örtüsünü kaldırarak bebeğinin egzama olma ihtimalini arttırabilir. Bu sebeple bebeğini haftada 1-2 kere yıkamanı; her gün ellerini, yüzünü, boynunu, poposunu ve koltuk altlarında yer alan ince kıvrımları silmeni öneririz.

Eğer yıkayamıyorsan ıslak bir bezle bebeğinin vücudunu silebilirsin. Bu arada suyun temizliğinden emin olamıyorsan, suyu kaynat ve ardından suyun sıcaklığının istenilen dereceye gelmesini bekle! Bu durumu bebeğinin bütün aşıları bitene kadar devam ettirmeyi de unutma.

Yenidoğan banyo suyu sıcaklığı nasıldır?

Suyun sıcaklığını kesinlikle doğru ayarlamalısın! Suyun sıcaklığını ölçmek için bileğinin iç kısmını ya da dirseğini suya batırabilirsin. Emin olmak için bir banyo termometresi kullanarak suyu 36.5-37 dereceye ayarlayabilirsin.

Yenidoğan banyosu için nelere ihtiyaç vardır?

Yenidoğan banyo küveti

Akla gelen ilk malzemelerden biri küvettir. Alacağın küçük bir küvet, hem yıkamanı kolaylaştırabilir hem de büyük bir küvete oranla bebeğinin sırtının da daha rahat etmesini sağlayabilir.

Yenidoğan cildine uygun bebek şampuanı

Bebeğin ilk banyosu aileler için hep özel olmuştur. Ancak küçücük bebeğini yıkayacak olmak özel olduğu kadar endişe verici de olabilir. Çünkü yenidoğanı yıkamak pratiklik gerektirir. Bu nedenle bebeğine banyo yaptırırken işini kolaylaştıran ve miniğinin hassas cildine uygun ürünler tercih etmelisin. Bu sayede işin her seferinde daha da kolaylaşır ve zamanla banyo saatleri daha da keyifli bir hale gelir.

Dolayısıyla piyasada bulunan bebek şampuanı seçenekleri arasından miniğin için en uygun olanı seçmen önemli. Peki bir bebek şampuanının yenidoğan cildine uygun olması için taşıması gereken özellikler neler?

· Göz yakmamalı.

· pH değeri 5-6,5 arasında olmalı.

· Bebeğin cildinde reaksiyona yol açabilecek koruyucu maddeleri ve alerjen kimyasalları içermemeli.

· Alkol, parfüm, renklendirici, SLS ve paraben içermemeli. Doğal bileşenlerden oluşmalı.

Yenidoğan banyo havlusu

Bu havluyu kapüşonlu seçmen işini kolaylaştırabilir.

Yenidoğan banyo lifi

Bebeğini yıkarken serbest kalan elini herhangi bir lif yardımı olmadan kullanabileceğin gibi, bebeğinin cildine uygun bir lif kullanmayı da tercih edebilirsin.

Steril pamuk toplar

Bu topları bebeğinin gözlerini temizlemek için kullanabilirsin.

Temiz bez ve giysi

Bebeğinin banyo sonrasında üşümemesi ve bezini hemen takabilmen için giysi ve bezi yanında bulundurmanı öneririz.

Yenidoğan nasıl yıkanır?

· Küveti evin içinde esintinin olmadığı ve rahat hareket edebileceğin genişlikte bir yere yerleştir. Banyo için ihtiyacın olan malzemeleri yanına alarak işe başla.

· Küvetin içine su ekleyip suyun sıcaklığını ayarladıktan sonra bebeğinin kıyafetlerini çıkartmalısın. Böylece suyu hazırlamak için geçirdiğin zaman boyunca bebeğinin üşümesini engellemiş olursun.

· Bebeğini boynunun altından destekleyecek şekilde kol altından tut. Önce ayak ve bacaklarını, sonra da vücudunu suya sokarak yıkamaya başla. Bu sırada onunla yumuşak bir ses tonu ile konuşman ve gözlerinin içine bakarak banyosunu yaptırman bebeğinin daha iyi hissetmesini sağlar, aklında olsun.

· Serbest kalan diğer elinle, sıcak suyla nemlendirilmiş steril pamuk top yardımıyla bebeğinin gözlerini temizleyebilirsin. Bu işlemi yaparken her iki göz için ayrı pamuk kullan. Ardından yüzünü, kulaklarını ve boynunu temizlemeye devam edebilirsin.

· Bebeğinin gözlerini temizlerken su sıçramasından korkmana gerek yok! Bebeğin gözlerini sudan korumak için gözünü kırpıştıracaktır. Eğer bebeğini en ufak bir su sıçramasından dahi korumaya kalkar ve gergi olursan, onda banyo korkusu oluşmasına neden olabilirsin.

Ayrıca kulağına su kaçmasından da endişelenmene gerek yok. Bebeğinin kulağına giren su, kulağın içinde yer alan tümseğin yenidoğanda henüz oluşmamış olması sebebiyle içeride kalmayıp kolayca dışarı çıkacaktır.

· Her bölge için sabun kullanmanın şart olmadığını söyleyelim. Ancak elleri ve bezlenen bölgeyi sabunla yıkaman iyi olur. Bu sırada bebeğinin cildine uygun bir lif kullanabilirsin.

· Ön kısımlarını temizledikten sonra sıra sırtına ve poposuna geldi. Arkasını döndürerek bebeğini yıkamaya devam et. Bebeğinin parmak aralarını, bez bölgesindeki kıvrımları yıkamayı da unutma! Bebeğin kızsa genital dudakların arasını nazik hareketlerle, erkekse testislerini kaldırıp altını iyice temizlemelisin.

· İşte en keyifli an! Yıkamayı tamamladıktan sonra bebeğini havluya sar, tahriş olmasını önlemek için küçük dokunuşlarla kurula ve giydir. Nemli kalan bölgelerde kolayca mantar oluşabileceği için ufaklığı iyi bir şekilde kurulamaya dikkat et! Ayrıca bebeğinin kuru olan cildini doğal içerikli bir yağ ile nemlendirebilirsin.

Blog
BEBEKLERDE ZEKA GELİŞİMİNİ DESTEKLEYEN 7 PÜF NOKTA

1- BEBEĞİNLE SIK SIK KONUŞMALISIN

Araştırmalara göre, bebeklerde zeka gelişimine en çok fayda sağlayan aktivite onunla etkileşim halinde olmak. Bebeğinle ne kadar konuşursan sözcük dağarcığını o kadar geliştirmiş oluyorsun. Miniğin onunla konuştuğunda, dilin yapısındaki örüntüleri daha çok duyuyor ve böylece dil gelişimi hızlanmış oluyor.

Meaningful Differences adlı kitabın yazarları Hart ve Risley'in bu konuda bir araştırması var. Araştırma, erken dönemde aile içindeki konuşmayla, sonraki dönemde başarı arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor.

Çocuğuyla daha çok konuşan ailelerle az konuşan ailelerin çocukları karşılaştırıldığında, 4 yaşına gelen bu çocukların arasında toplam 32 milyonluk bir sözcük dağarcığı farkı olduğu görülmüş. Bu, müthiş bir IQ (zeka puanı) avantajı demek. Çünkü IQ testi, sözel yetenek potansiyelinin de ağırlıklı olarak ölçüldüğü bir test.

ÇOCUĞUNUZLA NASIL KONUŞMALISINIZ?

Minik kuzunla oyuncağından battaniyesine, biberonundan patiklerine her şeyi konuşabilirsin. Seninle iletişim kurmaya çalıştığında da sesli olarak tepki vererek iletişimi sürdürmeye çalış. "Biberonunu mu istiyorsun?", "Battaniyen çok mu sıcak?" gibi.

· Konuştuğun sözcük sayısı kadar, sözcüklerin zorluk derecesi ve çeşitliliği de zeka gelişiminde önemli. Ne kadar çeşitli sözcükler kullanırsan, çocuğun sözcük dağarcığı da o kadar genişliyor.

· Mesela geçen her arabada "Bak araba geçiyor." demek yerine, "Bak, kırmızı dizel motorlu bir araba geçiyor." diyebilirsin. 3 yaşında "dizel motor" diyebilen çocuk bunu doğuştan genetik avantajı olduğu için söylemez. Aileden ve çevreden duyduğu için bu tür sözcüklerle konuşur.

· Konuşurken sözü geçen objeleri parmağınla işaret edersen, bebeğin dili daha hızlı öğrenir.

· Yeni sözcükler bulmakta güçlük çekersen kitaplara başvurabilirsin.

· Bebek zeka kartları da miniklerin beyin gelişiminde oldukça etkili, ev etkinliklerinize ekleyebilirsin.

2- Bebeklerde Uyku Rutini Oluşturmak.

Bebeğinin iyi uyumasını sağlayacak yararlı ipuçları nelerdir?

Yeni doğan bir bebeğin uyumaya alışması uzun bir deneme sürecinin sonunda olabilir. Öncelikle onun uyumasını engelleyen faktörleri elemek gerekir. Bebeğin derin uykuya dalması bazen 30 ile 60 dakika arasında sürebilir. Tam uykuya dalacakken dikkatini dağıtan küçük bir ses kapı zili, ya da bir tıkırtı bütün süreci baştan başlatabilir.

Eleme süreci nasıldır?

• Bebeğini iyi beslenmeye teşvik ettiğinden emin olmalısın. Gündüzleri bir saate kadar bir zamanı onu beslenmeye teşvik etmek için ayırabilirsin. Uyukluyorsa, gerektiğinde uyandırıp 5-10 dakika aralıklarla emzirmeye çalış. Biliyoruz, uykusunu bölmek sana da ona da zor gelecek. Kıyamayacaksın ama bu ikiniz için de iyi olacak. Aç olmadığından emin olacak şekilde iyi ve uzun süreli beslemelisin. Kısa ve tam doymamış bir beslenmeden sonra yatarsa, erken uyanacaktır.

• Bebeği yatırmadan önce altını kontrol etmeni unutma. Altı ıslak ya da kirliyle rahat uyuyamayacaktır. Bu alışkanlığı edinmek ve bebeğini yatağa uyanık olarak koymaktan korkmamak iyi bir fikir olacaktır. Uyanık ama rahat bir pozisyondan uyku durumuna geçtiği takdirde, daha iyi uyuyacaktır.

• Bebeği kendi elleriyle, yüzünden uzak olacak şekilde sarmalısın. Bu hareket kendisini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Yeni doğan bebekler hareketlerini kontrol edemezler ve dolayısıyla, kundaklanmadıkları takdirde ellerini yüzüne vurarak uykuya dalamazlar.

• Bebeğini omzun üzerinde birkaç dakika dik olarak tutun. Bu pozisyon onun rahatlamasını sağlayacak ve varsa gazının çıkmasına yardım edecek. Aynı zamanda yatışması için gerekli güvenceyi sağlayacaktır. Yatağına yatırıldığında artık daha sakin olacak.

• Bebeği yatakta sıkıca sarın. Yeni doğanlar kendilerini güvende duymak isterler ve daha az çırpınacaklarından sakinleşeceklerdir. Bebeği sarmalanmış olarak yatırın ve ayrıca bir örtüyü üzerine örterek, örtünün kenarlarını yatağa sıkıştırın. Örtünün üst kısmı ile bebeğinin yüzü arasında çokça boşluk olmasına ve hava akışının kısıtlanmamasına dikkat edin.

• Bebeğin yattığı süre boyunca odasında müzik çalabilirsin. Müzik veya ses bebeğin yatışmasını sağlar. Bu sabit ses bebeğin kendini yalnız ve savunmasız hissetmesini önler.

• Bebeğin yatışmasını bekleyin. Sakinleşemiyor ve ağlamaya devam ediyorsa yanına gitmelisin. Huzursuzluğuna katkıda bulunduğunu düşündüğün olumsuz faktörleri ortadan kaldırmaya çalışmalısın.

• Bebeği yerinden alabilir ve kucaklayabilirsin. Bu hareket, kalan gazının çıkmasına yardımcı olacak ve kendini güvencede hissetmesini sağlayacaktır. Biri iki dakika sonra, sakinleşince tekrar yatır ve tekrar dene.

• Bebeğin hâlâ sakinleşmediyse, yanına giderek sakinleşmesi için sallayabilir, sırtına dokunabilirsin.

• Bebeğin büyüdükçe sürekli aynı teknikleri kullandığın için uyku saatine alışkanlık kazanacaktır. Büyüdükçe fazla yardım gerektirmeden sakinleşmeye başlayacaktır.

3- Bebeğin İçin Eğitici Oyuncaklar Seç.

Oyuncaklar çocuk gelişiminin en önemli araçlarından biridir. Çocuklar için doğru eğitici oyuncakların seçilmesi, farklı alanlarda gelişimleri için önemlidir. Oyuncaklar çocukları eğlendirirken aynı zamanda onların bilişsel düşünme, fiziksel beceri kazanma, problem çözme, sayılar, dil gibi temel yetenekleri bulmalarına ve geliştirmelerine yardımcı olmalıdır.

Oyuncaklar çocukların hayal güçlerini kullanmalarına izin verir ve aynı zamanda da mantıklarını da kullanmalarını sağlar. Eğitici oyuncaklar yardımıyla çocuklar çevrelerini tanıyabilir ve çevresi hakkında farkındalık geliştirebilirler. Çocukların dünya algıları yetişkinlerden oldukça farklıdır. Onların öğrenmesi gereken en önemli davranışların başında kendi duygularını tanımak ve kontrol etmek gelir. Çocuklar kendilerini ifade etmeyi öğrendikçe, doğal olarak rol oynamaya ve yeni dünyalar yaratmaya yönelirler. Çocukların yaratıcılığını ve duygusal gelişimini destekleyen oyuncaklar empati kurmayı öğrenmelerine de yardımcı olur.

Diğer insanlarla etkileşimler çocukları duygularını iletmeye teşvik eder. Çocukların kendini iyi ifade edebilmesi için dili doğru kullanabilmeleri ve düzgün konuşabilmeleri gerekir. Eğitici oyuncaklar ebeveynlerin uygun

rehberliğinde, düzgün konuşma yolunu öğrenmenin en eğlenceli yolunu oluşturur. Küçük çocuklar, oyuncaklardan çıkan sesin veya konuşmanın sesini taklit ederler ve konuşma ve dil becerileri daha çabuk gelişebilir.

4- Bebeğine TV İzlettirme.

· Çünkü bebek, televizyon karşısında pasif halde oturuyor. Oysa aynı sürede kendisini aktif kılacak çok daha basit başka bir uğraş üzerinde çalışmak, bebeğin becerilerinin daha da artmasını sağlıyor.

· Yürümek, etrafta dolaşmak, bir şeyleri kurcalamak, babası ya da annesiyle konuşmaya çalışmak ya da oyun oynamak gibi faaliyetler zeka gelişimi ve sözcük dağarcığı üzerinde çok daha olumlu etki yaratıyor.

· Ayrıca çocuk ekrana bağımlı hale gelirse bedeni hareketsiz kalıyor. Hareketsizlik ileride obezite ve hiperaktivite gibi durumları da tetikleyebiliyor.

5- Bebeğine Bol Bol Kitap Oku.

Bebeğinize kitap okumak onunla geçireceğiniz verimli etkinlikler için yalnızca bir başlangıçtır. Anne-baba ve çocuk arasındaki iletişimin çok daha kaliteli olmasını sağlar.

Bir bebek 1 yaşını doldurduğunda anadilindeki tüm sesleri öğrenmiş olacaktır bu nedenle ona bol bol kitap okumanız daha fazla değişik sesi öğrenmesine katkı sağlayacaktır.

Bebeğinize ne kadar erken yaşta kitap okumaya başlarsanız onun gelişimini hızlandırmak için o kadar erken harekete geçmiş olursunuz.

Ebeveynleri tarafından bebeklik dönemlerinde kitap okunan çocuklar 2 yaşına geldiğinde diğer akranlarına göre daha fazla kelime öğrenmiş olurlar.

Bebeğe iletişimi erken dönemde öğretir.

Renk, sayı, harf ve şekil kullanarak bilgileri eğlenceli şekilde öğrenmesini sağlar.

Hafıza ve kelime haznesinin gelişmesini, dinleme yeteneğini tetikler.

Bebeğin çevresinde yaşananlar hakkında bilgi edinmesini sağlar.

Kitap okumak bebeğinizin sosyal ve duygusal karakterinin oluşmasında önemli rol oynar. Sesinizdeki tonlama farklılıkları ve vurguları algılamaya yardımcı olur.

6- Bebeğinizin Beslenmesine Dikkat Edin.

Sinir iletimi için gerekli maddelerin sentezinde kullanılan, doku yapımı ve onarımında etkili olan proteinler, bebeklerde zeka gelişimi üzerinde büyük rol oynar. Bu anlamda et ve et ürünleri, yumurta, süt ürünleri, tahıllar ve kuru baklagiller bebeğinin bol bol tüketmesini sağlaman gereken gıdalar arasında.

Gebelik ve bebeklik dönemindeki yeterli beslenme normal beyin gelişimi için gereklidir. Beyin gelişimi anne karnında başlar, büyük oranda yaşamın ilk yılında gerçekleşir, sonraki beş yılda da hızlı bir şekilde devam edip geç ergenlik dönemine kadar sürer. Bu nedenle özellikle beyin gelişiminin hızlı olduğu dönemlerde beslenmeye daha fazla özen göstermek gerekir. Yetersiz beslenmenin öğrenme ve bilişsel gelişim üzerinde neden olduğu yıkıcı etkiler birçok araştırmada gösterilmiştir. Özellikle beyin gelişimin hızlı olduğu dönemdeki etkilenme geri döndürülemez olabilir. Bu nedenle belirtiler başlamadan önlem almak gerekir. Araştırmalarda yaşamın erken dönemindeki büyüme duraksamalarının IQ skoru, okul başarısı ve konuşma testi üzerindeki kalıcı etkisi gösterilmiştir. Beyin gelişimi üzerinde etkisi fazla olan maddelerin bazıları: tiroid hormonları, iyot, B vitaminleri, demir, çoklu doymamış yağ asitleridir. Beyin enerji kaynağı olarak da glikoz kullanır.

Genel çerçevede de bakacak olursak, gebelik döneminde sinir gelişimin tamamlanması için folik aside, ilk altı ayda yeterli ve doğru yöntemle sadece anne sütü verilmesine, daha sonra ek gıdalara alıştırılarak ilk bir yaşta anne sütü ağırlıklı beslenmeye dikkat edilmelidir.

7- Bebeğini Sev.

Dünyaya geldikten sonra anne karnındaki güvenli ve sıcak ortamdan uzaklaşan bebekler, onlar için tamamen yabancı olan bir çevreyle karşılaşırlar. Bu dönem içerisinde gereksinimlerinin tam olarak karşılanması çok önemli olmakla birlikte bebekler, sürekli olarak anne karnındaki rahatlığı ararlar. Bu nedenle bebeklerin sinir sistemlerinin gelişimi üzerinde de ilgi, sevgi ve bakım önem taşır.

Hem bebeklik döneminde hem de çocukluk dönemi içerisinde sinir ve beyin sistemlerinin gelişimi açısından çocuğa, sevgi ve ilgi gösterilmesi gerekir. Özellikle bebeklik ya da çocukluk dönemlerinde yaşanan olumsuz durumlar ya da stres, çocuğun gelişim sürecinde olan sinir sistemini olumsuz yönde etkiler. Bağışıklık ve duygulanım sistemleri, yaşanan stres ve durumlardan etkilenerek çocukların fiziksel açıdan hastalanmalarına da neden olabilir. Tüm bunlardan dolayı Ankaranın en iyi kolejleri arasında yer alan Bilişim Koleji yetkilileri ebeveynleri, çocuklara yaklaşımları konusunda uyarılarda ve tavsiyelerde bulundu.

Blog
BEBEKLER NEDEN UYUMAZ?

Bebeklerin toplam günlük uyku saatleri çok değişkendir, bazı bebekler günde 6 saat uyurken bazıları 16 saate kadar uyuyabilmektedirler. Ayrıca ilk üç ay nadiren altıncı aya kadar gündüz gece döngüsünün oluşmamış olması da uyku beklentisini etkiler. Beslenme sayısı 6-12 arasında, alt değiştirme sayısı da bir o kadar değişkenlik gösterir. Bu kadar geniş aralığı ve etkileyen değişkeni olan bebek uykusunun normalini tarif etmek de zordur. Ancak anne bebek arasındaki iletişim gelişinceye ve bebeğin günlük döngüsü fark edilinceye kadar olan dönemde sorun, en iyi bebeğin rehberliğini kabul etme ile çözümlenir.

Bebeklerin gündüz gece arasında beslenme, uyuma, çiş ve kaka tercihleri ebeveynlerin döngüsü ile çatıştığında doktorunuzun da genellikle bebeğinizin tarafını tuttuğunu göreceksiniz. Neyse ki bu süre genellikle çok uzamayacaktır. İlk haftalardan sonra genel bir uzlaşma olacak ve anne, bebek, diğer bakım sağlayıcılar ortak bir ritim geliştirecektir.

BEBEK GELİŞTİKÇE FARKLI UYKU DÜZENİ GELİŞİR

İlk aylarda daha kısa olan uyku dönemleri zamanla azalır, gündüz uykusu yerini artmış gece uykusuna bırakır. 3 – 6 aylık bebeklerde gece uykusu artarken gündüz uykusu azalır. 1 yaşına doğru bebeğin gece uyanma ve uyanık geçirdiği zaman azalır. İlk aylarda annenin stres durumundan ortamın gürültü, ışık seviyesine kadar birçok çevresel faktör etkiliyken 6. aydan sonra öğrenilen, öğretilen uyku alışkanlıkları daha belirleyici olmaktadır. Bebeklerin uyku dönemleri ve derinlikleri de erişkinlerden farklıdır. Bebek birinci aydan sonra uykusunda kıvranır, ıkınır, kollarını bacaklarını sürekli hareket ettirir, kolay uyanır. Bu dönemde bebeklerin bireysel tercihleri gözlenmeli, gerekirse not alınarak bu tercihlere göre beslenme, bakım, masaj ve oyun aktiviteleri planlanmalıdır.

BEBEKLER ŞU NEDENLERLE UYKUSUZ KALABİLİR

• Gündüz gece ayrımının olmaması (ilk 3-6 ayda), • Sık beslenme ihtiyacı, • Gereğinden fazla müdahaleci ebeveyn ve bakım sağlayıcılar, • Yatıştırmak isterken fazla uyarana maruz bırakmak, • Sakinleştirmek için kullanılan yöntemde sık değişiklik yapmak, • Gereğinden erken veya geç yatırmak, • Günlük düzene bağlı kalmama veya bebeğin düzenine müdahale, • Gündüz uyku periyodunun uzun tutulması, • Kendini sakinleştirme becerisi geç gelişen bebekler, • Uygun yatak ve ortam sağlanamayan durumlarda,

UYUMAYAN BEBEKLEREÇÖZÜM! BEBEKLERE RAHAT UYKU ÖNERİLERİ

Bebeğimizi gözlemleyip onun tercihlerini anladıktan sonra ebeveynler kendi istedikleri değişiklikleri planlayıp ona ulaşmak için uygun müdahalelerde bulunmalıdır. Burada zor olanlardan biri toplam günlük uyku süresine müdahale etmektir. Müdahale ile değiştirebileceklerimiz ise uykuya dalma dönemi, uykunun zamanı ve hangi uykunun ne kadar sürdürüleceğidir.

Uykuya başlamak için birçok yöntem kullanılmaktadır. Ancak güvenlik açısından sert yatakta, yastık ve yorgan kullanmadan, sigara içen ebeveynle aynı yatakta olmadan, ilk altı ayda aynı odada ayrı yatakta, sırtüstü yatırılmalıdır.

Uyku eğitimi vermek için de doğru zaman bebeğinizin gelişimine göre belirlenir. Uygun ortam hazırlayıp, gerekirse emzik de kullanarak uykusunun geldiğini gösteren işaretleri gözledikten sonra bebek yatağına yatırılmalıdır.

Memede, ayakta veya beşikte sallayarak uyutmak, sıkı kundak yapmak, sessiz karanlık ortam sağlamak kişisel tercihlerinize bırakılan ancak önerilmeyen yöntemlerdir.

Yatağa yatırdıktan sonra ağlamasına müsaade etmek, kontrollü uzaklaşmak, kucağa alıp tekrar yatırmak, uyandırıp uyutmak gibi birçok yöntem kullanılabilir.

Uyku eğitimi konusunda 70’ten fazla yöntem tanımlanmıştır. Çoğu ile ilgili görsel uygulama örneklerine internet aracılığı ile ulaşmak mümkündür. Bu konuda profesyonel hizmet veren kişi ve kurumlara da ulaşmak mümkündür.

Tedavi ve uygulamaların bireyselleşme gerekliliğinden dolayı genel uyarı ve önlemlere dikkat etmek kaydıyla her bebek için özel çözüm planlanmalıdır. Süreç, sabit kurallar ile değil bebeğin yanıtına göre dinamik bir şekilde yönetilmelidir.

Sağlıklı bir uyku alışkanlığı kazandırmak için bunlara dikkat edin;

· Gece bebeğin uyuduğu odayı olabildiğince karartın

· Geceleri yanındayken sakin ve yavaş hareket edin

· Gece çok gerekli olmadıkça alt değiştirmemeye çalışın ve bezini nazikçe kontrol edin

· Gece uyandığında kendini oyun zamanında hissetmemesi için hareketli oyuncakları bebeğin yatağından uzak tutun

· Bebeği yatırırken kullandığınız “pış pış, uyku zamanı” gibi bazı anahtar kelimeleri birkaç hafta boyunca tekrara edin

· Bebeğin akşam uyuyacağı odada gün boyunca kitap okuma, şarkı söyleme ve oyun oynama gibi sakin zamanlar geçirin. Bu odada onu gün boyunca 2 ya da 3 kez gündüz uykusuna yatırın. Bu bebeğin kendi yatağının güvenli ve çok rahat bir yer olduğunu öğrenmesinde yardımcı olacaktır

· Kendi başına oynaması için yatağında bırakıp o oynarken arkasına geçip onu izleyebilirsiniz

· Bebeğe uykuyu anımsatacak oyuncak ya da battaniye gibi bir uyku oyuncağı alabilirsiniz

· Uyuyan bir bebek beslenmemelidir.

· Eğer bebek on sekiz aylıktan büyükse ve onunla uyumayı isteyecek ondan daha büyük bir kardeşi varsa birlikte uyumalarını sağlayın

· Düzenli bir öğle uykusu, beslenme ve aktivite programı takip ederek, bebeğin iç saatinin ayarlanmasını sağlayın

Blog
BEBEK SPA VE HİDROTERAPİ NEDİR? FAYDALARI NELERDİR?

Spa (Sanitas Per Aquam) = Su ile gelen Sağlık

Bebek SPA özellikle Avrupa ve Amerika’da yaygın olan, hem annenin hem de bebeğin yararlanabileceği bir aktivite. SPA denince akla biz yetişkinlerde olduğu gibi su ve masaj uygulaması geliyor. Bebekler için de aynı uygulama geçerli.

Bebekler önce kendilerine uygun ölçekteki hidroterapi havuzlarına alınıyorlar. Burada kas ve motor gelişimlerini güçlendirecek egzersizler de yapıyorlar. Ardından uzman bebek masajı terapistleri tarafından yapılan masajla rahatlıyorlar. Gelelim bebek SPA’nın faydalarına:

· Suyun dinlendirici gücü bebeklere rahatlama sağlarken anneler de bu sayede sosyalleşme imkanı buluyorlar.

· Düzenli olarak yapıldığında bebeklerin motor becerilerinde ve kas kuvvetinde gözle görülen bir gelişme oluyor.

· Gaz sancısı ve kolik ağrılarını en hafife indiriyor.

Hidroterapi nedir? Hidroterapinin faydaları nelerdir?

Hidroterapi, bebeğin zihinsel ve fiziksel gelişimini destekleyen bir hizmet. Hidroterapi uygulamasında bebekler boyun simidiyle birlikte belli sıcaklıkta optimize edilmiş jakuzilerde sağlıklı bir şekilde vakit geçirebiliyorlar. Peki, hidroterapinin bilinen faydaları neler?

· Jakuzilerde bulunan hava kabarcıkları bebeklerin fizyolojik gelişimlerine katkı sağlıyor. Bu, uzmanlar tarafından da desteklenen bir gerçek.

· Bebeklerin zihinsel ve motor becerilerinin gelişimini destekliyor. Bu da bebeklerin daha bilinçli ve kontrollü hareket etmelerine yardımcı oluyor. Bebeğin beyin ve kas gelişimi bunları ne kadar hareket ettirdiğine bağlı.

· Suyun göğüs kafesine uyguladığı basınç, akciğerlerin kapasitesini ve göğüs kaslarını güçlendirerek arttırıyor. Bu da solunum sisteminin gelişmesine yardımcı oluyor.

· Denge ve koordinasyonu geliştiriyor.

· Kalp ve dolaşım sistemini harekete geçiriyor.

· Sinir sistemini rahatlatıyor.

· Bebeğin psikolojik ve sosyal gelişimini destekliyor.

· Ebeveyn ve bebek bağını güçlendiriyor.

· Bebeğin bağımsızlığını ve öz güvenini artırıyor.

· Yeme, gaz ve uyku sorunlarını düzene sokuyor.

Bebek SPA merkezlerinde nelere dikkat edilmeli?

Bebeğinizi emanet edeceğiniz insanlar çok önemli. Günümüzde bir çok bebek SPA merkezi bulunuyor. Bu sebeple ebeveyn olarak “Hangisini tercih etmeliyim?” sorusunu kendimize sormamız gerekli.

· Öncelikle Bebek SPA merkezlerinde bebeğinize eşlik edecek kişilerin Millî Eğitim Bakanlığı onaylı masaj terapistleri olmasına dikkat etmelisiniz.

· Hidroterapinin bir uzman eşliğinde yapılması gerekiyor. Hidroterapi havuzundaki belli sıcaklık, 20 dakikanın üzerinde suda kalan bebeğin vücut ısısını arttırabiliyor.

· Hidroterapi havuzunda kullanılan boyun simidi de oldukça önemli. Bebeğinizin boynunda tahminen 1 parmak boşluk kalacak şekilde konumlandırılmalı. Kalite olarak plastik değil, bebeklere uygun formda olan hassas kumaştan yapılan boyun simitleri kullanıldığından emin olunmalı. Aksi takdirde plastik bir boyun simidi, bebeğinizin belli ısıda uzun süre suda kalması sonucu cildine zararlı olabilir.

· Hidroterapi seansı her bebeğe özel olarak yapılması gereken bir uygulama. Sonuç olarak önceliğimiz bebeklere hijyenik ve sağlıklı bir ortam oluşturmak. Jakuziler her bebekten sonra boşaltılmalı ve iç temizliği yapılarak yeni gelen bebek için başka su doldurulmalıdır.

Blog
ANNE ADAYLARINA ÖZEL 7 FAYDALI TÜYO

1-UYKU

Bir çocuk dünyaya getirmek, bir çocuk yetiştirmek kolay bir şey değildir, çok fazla çaba gerektirir ve bu da sizi zamanla yorgun bir anne haline getirebilir. Aynı zamanda yorgun bir anne zihinsel ve fiziksel durumu nedeniyle, çocuğun gelişiminde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Annenin çok yorgun ve uykusuz olması, süt yapımını etkileyen prolaktin hormonunu etkilediği için annelerin kendini çok fazla yormaması, dinlenmesi ve uyku düzenine dikkat etmesi çok önemlidir.

2-BESLENME DÜZENİ

Hamilelik sırasında kilonuzu yönetmek önemlidir, bu yüzden beslenmenizin kalitesine özen göstermeniz gerekir. Hamile kadınların yaklaşık %80’i mide bulantısı ve kusma gibi semptomları yaşayabilir. Her kadın için sonuçlar farklı olabileceği göz önünde bulundurularak bu öneriler rahatlamanıza yarayabilir:

-Yağlı, baharatlı yiyecekler ve gaz yapan sebzelerden uzak durun.

-Gün boyunca düzenli olarak küçük porsiyonlar yiyin. Mide bulantısı hissini rahatlatmaya veya uzak tutmaya yardımcı olabilir.

-Günlük ihtiyaçlarınız için en az 2 litre su için.

-Midenizi bulandıran kokulardan ve yiyeceklerden uzak durun.

-Annenin aşırı kafein tüketimi, bebeğin kemik yoğunluğu ve kalsiyum içeriği üzerinde zararlı etkilere sahiptir. Annenin yüksek dozda kafein alması bir çok mineralin emilimini engellemekte ve kansızlık riskini arttırmaktadır.

3- EGZERSİZ

Yaşamın her anında karşımıza çıkan egzersiz, hamilelik sürecinde de karşımıza çıkıyor. Birçok anne adayı bebeğine zarar vereceği düşüncesi ile hamilelik döneminde spor yapmıyor hatta mümkün olduğunca az hareket ediyor. Ancak kontrollü ve düzenli bir şekilde yapılan egzersizler ile hem kendi hem de bebeğinizin daha sağlıklı olmasını sağlayabilir, hareketsiz yaşama bağlı oluşabilecek obezite, gebelik şekeri gibi olumsuz durumların yaşanma olasılığını düşürür.

4- AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI

Gebelik vücudun hormon ve salgı sisteminde bazı değişikliklere sebep olur. Bu süreçte beslenme alışkanlıklarının değişmesi, diş ve diş çevresi dokuları hasar görmeye daha yatkın hale gelir. Bu yüzden gebelik döneminde ağız ve diş bakımının doğru yapılması anne bebek sağlığı açısından önem taşıyor. Kalsiyum kaynaklarının doğru oranda tüketilmesi gibi bazı kurallara dikkat etmek, ağız ve diş problemlerinin önüne geçerek sağlıklı bir doğum sürecine katkıda bulunmak için önemlidir.

5-STRES

Yaşam koşulları ve hamilelik sürecinin tatlı heyecanı dışında anne adaylarını zorlayıcı etkenleri düşünülünce stres, bazen kaçınılmaz oluyor. Ancak bu dönemde stresten uzak durmak gerekiyor. Stres, belirli seviyede motivasyonu etkileyici olsa da fazlası, psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkların oluşmasına neden olabiliyor. Hormonların etkisinden de kaynaklı olarak hamilelik döneminde daha da hassaslaşan duyguları dengede tutmak da kendinizi rahatlatmaktan geçiyor.

Fazlasıyla strese gireceğiniz ortam ve durumlardan uzak durmak ya da bu durumlardan çok etkilenmemek, stresli anları azaltmanıza yardımcı oluyor. Ayrıca kendinize ve doğal olarak bebeğinize özel vakitler ayırarak filmle, müzikle, hobiyle ya da egzersizle stresli anlardan uzaklaşmanız, sağlıklı psikolojik ve fiziksel yapıda bu süreci geçirmenizi mümkün kılıyor.

6- ÇALIŞMA VE İŞ YAŞAMI

Hamilelik keyifli olduğu kadar, sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek adına emek verilmesi gereken bir süreçtir. Günümüz koşulları göz önüne alındığında gebelik yaşayan birçok kadın iş yaşamlarına doğum yaklaşana dek devam etmektedir. Gebeliğin meydana getirdiği mide bulanması, baş dönmesi, kusma, sık sık idrara çıkma isteği, hareket güçlüğü, çabuk yorulma gibi kronik sebepler nedeniyle iş yaşamı oldukça güçleşerek olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Bunun gibi nedenlerden ötürü gebe kadınların çalışma koşulları ve saatleri yasal olarak da düzenlenmelere gitmiştir. Gebelik esnasında yapılan işin ortamı ve şartları göz önünde bulundurulması gereken başlıca etmendir. Gebelik semptomlarını artıracak herhangi bir ortamda ya da fiziksel güç sarf edilebilecek bir işte çalışılması kadını zor durumda bırakabilir. Aşırı sıcak çalışma ortamlarında sık sık serin bir ortama geçmek, bol sıvı almak mutlaka gereklidir. Tüm çalışma ortamlarında gebeler, aşırı yükten kaçınmalı ve fazla eğilmekten uzak durmalıdır. Çalışma saatleri içerisinde kısa dinlenme molaları verilmelidir. Ayrıca gebelik sürecinde de herhangi bir risk faktörü var ise çalışma yaşamına ara verilmelidir. Rahim ağzında açılma, rahimde kusur oluşumu, kanama yaşanması, tansiyonda değişimler, fetüsün büyüme geriliği, rahimde su fazlalığı, daha önceden erken doğum yapmış riskli kişilerin çalışması gebeliği olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Dikkatli ve bilinçli çalışılması durumunda, çalışmak herhangi bir sorun ortaya çıkarmayacaktır.

7- GİYİM

Hamilelik döneminde vücudun ısısı, normal dönemine göre 1-2 derece daha yüksek olur. Bu durumdan dolayı da daha sık terlemeniz söz konusu olacaktır. Özellikle yaz dönemindeki gebeler için sıcak ortamdan mümkün olduğunca uzak durulması ve serinlik önemli bir faktördür. Kişiyi sıcak tutan ve terleten sentetik kumaşlardan yapılmış kıyafetler anne adayları için uygun değildir. Pamuklu kumaşlardan üretilmiş giysiler kadınlar için idealdir. Ayrıca açık renkteki ve bol kıyafetler kişiye rahatlık sağlamaktadır. Gebelik esnasında göğüsler büyür. Bu yüzden eski sutyenleri kullanmak kişiye rahatsızlık verebilir. Hamile kadınların üzerlerine uygun olan sutyen kullanması gerekmektedir. İç çamaşırları da gebelik döneminde dikkat edilmesi gereken bir husustur. Pamuklu ve yüksek bel iç çamaşırları kullanmak daha sağlıklı olacaktır. Hamilelik sürecinde kadınlarda ödem problemine sık sık rastlanır. Bu nedenle ödemden ötürü şişen ayaklar için rahat ve ortopedik ayakkabılar tercih edilmelidir. Yüksek topuklu ayakkabılardan kaçınılmalı, maksimum topuk yüksekliği yaklaşık 3 cm olmalıdır. Gebelik boyunca beli sıkan sıkı giyeceklerden ve kemerlerden, sıkı sutyenlerden, naylon ya da sentetik iç çamaşırlarından, dar pantolonlardan uzak durulmalıdır.

Blog
5 ADIMDA ANNE SÜTÜNÜ ARTTIRMANIN YOLLARI

5 ADIMDA ANNE SÜTÜNÜ ARTTIRMANIN YOLLARI

1- SÜT YAPAN MEYVELER

Lohusalıkta süt yapan besinlerin başında gelen, vitamin değeri yüksek, süt salınımını sağlayan hormonunu tıkır tıkır çalıştıracak meyveler şunlar:

· Armut

· Ayva

· İncir

· Taze beyaz üzüm

· Dut

Armut ve ayvayı komposto olarak tüketebilir ya da kurutup fırınlayarak da afiyetle yiyebilirsin. Hatta meyveleri çiğ yemektense kompostosunu yapıp içmen çok daha iyi; çünkü diğer türlü anne sütüne gaz yapabilirler.

İnciri haşlayıp suyunu içmek bile sütünü arttırır. İncir vücuduna enerji de verir ki emziren bir anne olarak bu dönemde her zamankinden daha fazla enerjiye ihtiyacın var.

Anne sütü yapan yiyeceklerden biri de dut. Kansızlığa da iyi geliyor, aklında bulunsun.

2- SÜT YAPAN SEBZELER

Meyvenin yanı sıra, sebzelerin de günde en az 2 defa yenilmesi tavsiye edilir, sebzeler gerekli olan bütün mikro besleyicileri içerirler ve genellikle lif içerikli olduklarından bağırsak hareketlerinizi düzenlemenizde yardımcı olurlar. Pişirilerek yenilen sebzeler mineral tuz ve vitaminlerini büyük oranda kaybederler, bu nedenle günlük sebze öğünlerinden en azından birinin, sebze temizlik ve dezenfeksiyon için önceden iyice yıkandıktan sonra, çiğ olarak alınması faydalı olacaktır. Geniş yapraklı sebzeler önemli folik asit kaynaklarıdır.

İster yemeklerini yap, ister salatalara koy, ister limon sık ye. Anne sütünü arttıran gıdaların başında gelen sebze ve yeşillikler de gelsin.

· Isırgan

· Dereotu

· Karalahana

· Ispanak

· Havuç (Süt kanallarını genişletir.)

3- SÜT YAPAN KURUYEMİŞLER

Kuru yemişler, hamilelikte olduğu gibi emzirme döneminde de enerji verdiklerinden ayrıca önemli.

· Ceviz

· Fındık

· Badem

Günde 2-3 adet ceviz, 10 adet fındık ya da badem yiyebilirsin.

4- SÜT YAPAN DİĞER BESİNER

· Hurma

· Sarımsak

· Kimyon

· Yulaf

· Balık yağı

Araştırmalar sarımsağın bebeğin daha iyi emmesine yardımcı olduğunu gösteriyor. Ancak sarımsağın gaz yapma ihtimali yüksek! Bu yüzden çok az alarak bebeğini gözlemlemen ve kendinde hazımsızlık olup olmadığını kontrol etmen gerek.

Kimyon da anne sütünü artıran yiyeceklerden bir diğeri. Et ve tavuk yemeklerine bol bol ekleyebilirsin.

Sütün kanallarda ilerlemesine yardımcı olduğundan yulafla zenginleştirilmiş kahvaltıları tercih edebilirsin.

Zengin omega-3 kaynağı olan balık yağı da süt arttırıcı yiyeceklerle eş değer.

5- SÜT YAPAN İÇECEKLER

Emzirme döneminde bol bol sıvı alman, sütünü arttırmada çok etkili. İçmen gerekenler şunlar:

· Alkali su

· Maden suyu

· Kayısı ve ayva kompostosu

· Malt içeceği

· Süt

Maden suyunu soda ile karıştırma. İkisi farklı şeyler.

Kompostoya ekstra şeker koyma. Meyvelerin kendi tatları yeterli olacak.

Bazı uzmanlar sütü de öneriyor ama süt gaz yapabilir. Gaz yapıyorsa içme.

Arpanın süt salınımını arttırmaya yardımcı olma özelliğinden faydalanarak üretilen malt içeceklerden de yararlanabilirsin. Yüksek kalorili olduğundan günde bir adet malt içeceği tüketmen yeterli.